Kadın Hakları

Kadın Hakları

Yaşamak insanlaşmaktır.

İnsanlaşan toplumda değerleri çoğaltan insan eli insanlaşmış toplumun insanca yaşam şartlarını da hazırlar.

Yaşadıkça insanlaşamayan toplumlar, insanlık dışı akımları normal yaşamın parçası haline getirir. İnsani özelliklerin yerini güç üstünlüğü aldığında, orada kadının ikinci sınıf görülmesi de normaldir, erkeğin egemenliği de normaldir hatta dili uzun hanımın dayak yemesi de hayatın gereğidir.

Öğrenmeden yaşlanan insan beyninden ziyade bedenini büyüten öküzdür.

Maalesef, 21 yüz yılda kadını kendisinden geride gören zihniyet sahibi erkek varsa öküz sınıfına girer.

Doğada insanı diğer canlılardan ayıran özellik düşünme yeteneği ve zekâdır.

İnsana bu ayrıcalığı bağışlayan yaratıcı, insanca yapacağı işlerin yolunu, yöntemini bulacak izan ve mantığı da verdiği gibi insanlığın önüne dinsel ve insani kuralları koyarak, cezalandırmanın şartlarını da göstermiştir.

Düşünme yeteneği olmayan canlılar, doğa kanunlarını duygusal ve genetik yöntemlerle kusursuz uygulayıp, doğanın dengesine hizmet ederken,

Çoğalmayı kendisine kutsal bir hak gören İnsan varlığı, kendi çıkarları için doğanın dengesini bozmaktan çekinmediği gibi diğer canlıların haklarını kısıtladıkça acımasızlığa, bencilliğe, açgözlülüğe alışır.

İnsan Bencil Bir Varlıktır

Bencillik iyiliği adaleti sınırlar, paylaşımı engeller.

İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.

Tanrı yaradılışında eşitlik olsa da zulüm ve adaletin anahtarını eline verdiği insanoğlu iyi insan olmaktan önce adil olmayı öğrenmediyse, iyi olanlar bile gücünü adaletinden fazla kullanır.

İyi dahi olamayanlar ise zulmü iyilik olarak kullanır.

Çünkü neyi nasıl görmek istiyorsa o pencereden bakmaya alıştırır kendini.Neyi düşünüyorsa hayatında onları çoğaltır.

Düşünme gücü olsa da insan duygusaldır, duygusal sever, duygusal algılar, duygusal yakınlaşır duygusal uzaklaşır. Oysa akıl temkinli ama yavaş, duygular hızlı ama tehlikeli ve tahripkârdır. Duygularıyla âşık olan insan en sevdiğinden duygularıyla nefret eder.

En tatlı şaraptan en acı sirke elde edilebiliyorsa, en ateşli aşktan en büyük nefret doğması şaşırtıcı değildir, aşkın elçisi nefret olduğuna göre.

Dünya tarihinde insanlığın geçirdiği evrelerle, gelişme hızına bağlı olarak kadın erkek ilişkisi çeşitli değişim geçirmiştir.

İlkel Çağdan Modern Çağa gelinceye kadar bakış açısında da ilişkilerin adalet ve eşitliğinde de aşılmayan sorunlar bugünün dünyasında hala devam etmektedir.

İşte o nedenle, “dünya kadınlar günü”

“Sevgililer günü”

Ve Anneler günü gibi özel günler aslında kadına haklarının verileceğini müjdelemez.

Derin ve köklü bir kültür değişimi olmadan, yılın birkaç günündeki süslü sözlerle kadın erkek eşitliği kalıcı hale getirilemez.

Erkeklere bir nebze kadına saygı duyuyor görüntüsü kazandırır o kadar.

Bunun siyasi, idari ve ailevi gelenekselliği olduğu için kimse uzağında kalmak istemez. Bu aldatıcılığın.

“Erkekler gördüğüne, Kadınlar duyduğuna âşık olur, o yüzden Erkekler yalan söyler, Kadınlar makyaj yapar”

İnsani özelliklerin belirleyici hale getirilip, erkeği bencillikten arındıracak, kadının toplumdaki yerini daha işlevsel ve saygın hale getirecek kültür değişimi olmadan, sevdiğini de nefret ettiğini de boğazlayan ilkellikler bu ülkenin tüyler ürpertici belası olmaya devam edecektir.

Doc. Dr. Feyzullah AYADENK

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp
Bize Ulaşın

Oteliniz Çağrı Danışmanlığı Hizmeti istekleriniz için bizlere ulaşabilirsiniz...