Muhasebe Mesleği

Muhasebe Mesleği

İnsan yaşamının temelinde ekonomi vardır. Ekonomik üretim olmadan yaşamsal ihtiyaç ve arzuların karşılanması mümkün değildir.

Ekonomik faaliyetler etkin bir planlama ile teşkil edilecek yönetim organizasyon çerçevesinde yürütülmedikçe faaliyet sonuçlarından elde edilecek fayda yetersiz kalacağı gibi asıl önemli olan sürdürülebilir gelişme de sağlanamayacaktır.

Kaynakların rasyonel kullanımını sağlayacak yönetim disiplininin uzağındaki ülkemizde, ekonomik faaliyetleri teşkil eden üretim faktörlerini bir araya getiren teşebbüs gücünün amacına ulaşabilmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır.

Toplumsal kalkınma ve refahın sağlanabilmesi için ekonomik faaliyetlerin her alanında organizasyon anlayışı, rasyonel davranış, verimlilik ve üretimde kalite anlayışının sistematik işleyiş haline getirilmesi gerekirken, ne yazık ki, ülkemizin sosyal yaşamında olduğu gibi iş yaşamında da geleneksel yöntem ve alışkanlıkların iktisadi davranış bilincinin önündeki en önemli engellerden biri olduğunu görmekteyiz.

Ülkemizde faaliyet yürüten işletmelerin yüzde 98 oranında KOBİ düzeyindeki işletmelerden oluşması, modern yönetime geçememenin mazereti olmamalıdır.

Bugün genel ekonomi içerisinde açılıp, kapanan işletmeler istatistiği incelendiğinde, plansız yatırım girişimleriyle, yönetim basiret ve tekniğinden uzak işletmelerin neden olduğu zarar ve üretim verimsizliğinin doğrudan toplumsal gelişme ve refahı engelleyen sonucu bu konuda önemli kıstaslar ortaya koymaktadır. Bu kıstaslar iyi incelendiğinde; yetersizliği ile işletmeleri batıran ama hâkimiyeti ile de işletmeleri üretim kalite ve başarısına ulaştıracak yönetim organizasyon içerisinde en önemli ve işlevsel birimlerin başında MUHASEBE Departmanı’nın yer aldığı görülür.

Muhasebe birimleri; işletmelerin ekonomik verilerinin kuruluş başlangıcından itibaren tüm faaliyet aşama ve uzantılarında sistematik bir şekilde, Muhasebe ilke ve prensiplerine uygun mesleki haysiyet ve disiplin bilinciyle işletme sahip, ortak ve yöneticilerine ışık tutmanın sorumluluğu içinde çalışırlar.

İktisadi faaliyetler kapsamında ki her işlem hareket ve ilişki ekonomik değer taşır, ekonomik niteliği olan parasal artış ve azalışların ölçü merkezi Muhasebe birimidir. Maddi olaylarla kaydı unsurların matematiksel sonuçlara dönüştüğü süreçle “mali işlemler” Muhasebe biriminin işlev ve fonksiyon alanını tayin eden boyut kazanır. Muhasebe mesleği bilimsel, teknik ve yönetsel içeriğe sahip, sadece iktisadi yaşamla sınırlı olmayan, sosyal bilimlerin konu aldığı toplumsal olayların tüm alanlarıyla ilgili meslek dalı olması nedeniyle de etki ve sorumluluk alanı bütün ekonomiyi ilgilendiren genişliktedir.

Muhasebe biriminde sıfır hata, çalışma disiplini, tutarlılık, ticari mahremiyet, yüksek bilgi, dürüstlük ve adalete bağlılık değişmez prensip olmalıdır. İşletme amaçlarına yön ve yöntem kazandıran bu prensip ve işlev içinde çalışan Muhasebe, işletme politikalarının temel unsurudur.

Yukarıdaki unsurların bütünlediği prensipler içerisinde Muhasebe birimleri planlı ve düzenli çalışma merkezi olarak, tasnif düzenleme ve arşiv sistemi içindeki yeriyle de geri planda çalışıp, en ileri dereceli Vizyonla organizasyon şemasında yer alan bütün Departmanlara bilgi üreten merkezdir. Gerek yasal belgeleri gerekse sistem içi belgeleri geriye dönük saklama mecburiyeti işletme Muhasebelerinin hazineci yanını ortaya koyar.

Muhasebe bölümünün sosyal ve organizasyon içi ilişkilerde sert bir yüzü, sağlam ve inandırıcı bir tutarlılığı olmalıdır. İşletmenin kamu yükümlülüklerinden kaynaklanacak ceza ve yaptırımları önleyen duyarlılıkla, yasalara hâkimiyet ve bağlılığı, rekabet ve yeniliklere açık, iş geliştirme ağırlığı olmalı. Örgütsel yapıya en yüksek dereceli uyum Muhasebe çalışanlarında görülmeli, kaynakların kontrol ve yönetiminde Muhasebenin birinci dereceli sorumluluğu olduğu her zaman göz önünde tutulmalıdır.

Ülkemizde Muhasebe mesleği de, Muhasebe biriminin ekonomik işletmeler içindeki yeri de ne yazık ki yeterince değer ve önemden yoksundur.

Yüksek dereceli bilgi ve uygulama tekniği gerektiren Muhasebe birimleri, ekonomi ve işletme alanında gerçek değerini bulamadığı için işletmelerin en ücra ve eğreti köşelerinde konuşlandırılır. Piyasaya hizmet veren Muhasebeci Mali Müşavirler de zaten evrak kâtibi ve dönem sonlarında bilanço çıkıntılarını törpüleyerek, patron baskısıyla vergi miktarını değiştirmenin cambazı olarak görüldükleri için Muhasebe organizasyon ve mesleği profesyonel kesimin haricinde toplumda olduğu gibi, girişimci ve işletmeciler arasında da yeterince mesleki şahsiyet, güven ve Vizyona ulaşamamıştır.

Oysa Muhasebeyi önemsemeyen işletme sahibi, şirket ortakları ve yöneticilerin bu tutumu yüzünde muhtemel hale gelen kaynak israfı ve faaliyet zararlarının büyük miktarının hangi yetersizlik ve zafiyetlere dayandığı konusunda ülkemizde sayısız örnekler vardır.

İşverenle birlikte meslek mensuplarını kendi memuru gibi görmeye alışmış vergi idaresinin tutumu da bu mesleğin kendi alanında etkin olacağı, teknik donanımlı uygulama kabiliyeti kazanmasını engelleyen faktördür. Kamu maliyesi adına vergi güvenliğinin yükümlüsü, işletmelerin de gelir ve karlılık güvencesi olması gereken Muhasebeci ne yazık ki, enerjisini patron baskısından başka maliyenin her gün daha karmaşık hale gelen yasal yükümlülük ve formalitelerinin yerine getirilmesinde harcamaktadır.

Böyle olunca işletme sahibini zarara götüren ihmal ve yetersizlikler kaçınılmaz hale geldiği gibi vergi kayıp ve kaçağı da önlenemez durum almaktadır. Muhasebecilerin vergisel hata ve ihmalinden kaynaklanan mükellefin uğradığı ceza ve yaptırımların nedeni muhasebecilerin kendisi değil, muhasebe tekniği ve ilkelerinden uzak işletme mantığı ile vergi idaresiyle Sosyal Güvenlik Kurumunun başı sonu gelmeyen bürokratik formaliteleridir.

Ülkemizde kayıt dışı ekonominin varlık sebeplerinden bir tanesi ve belki de en önemlisi, vergi idaresiyle iktisadi işletmeler arasında köprü olacak Muhasebe yetkili ve birimlerinin her iki kesimden de baskı görmesinden kaynaklanmaktadır.

  • Vergi idaresinin işletme varlığını kollayan anlayış ve politikalar yerine işletme ekonomisini baskı altında tutan, girişimcinin geçim standardına ilişkin gerçekleri tanımayan yaklaşımla vergiyi kutsallıktan çıkartıp, baskıya dönüştürdüğü,
  • İşverenin Muhasebe birimine ihtiyacı oranında öncelik, değer ve güven verip, Muhasebe sorumlularının yükümlülüğü altında olduğu güncel, dönemsel ve hatta anlık işlemlerin üretim ve uygulama zorluğunu anlamaya çalışarak, bu müesseseden teknik ve yönetsel yararlar sağlamak yerine ucuz emek, düşük güven ve önemsiz iş merkezli yaklaşım içinde olduğu,
  • Muhasebe mesleği icra edenlerinde bu mesleğin ilke ve prensiplerine bağlı direnç ve bilgi gücüyle, işletmeleri cezaya maruz bırakmadan, vergi avantajıyla teşvik unsurlarından yararlandırarak, vergiden kaçınmayı gereksiz kılacak muhasebe tekniği geliştirmediği sürece bu güven zedeleyici ilişki karmaşası sürüp gideceği gibi Muhasebe mesleği mensuplarının hak ettiği mesleki itibar kolay, kolay sağlanamayacaktır.

Burada en büyük görev piyasa ekonomisi, işletme yönetim anlayışı ve vergi idaresi ilişkilerinin Üniversitelerde verilen eğitimin ötesinde çok yönlü teknik ve idari donanım gerektiren Muhasebe mesleği icra edenlere düşmektedir.

Çünkü firmaların ekonomik faaliyet ve ilişkileri küçükten büyüğe klasik muhasebe organizasyon ve işlevini aşarak, uluslar arası standartlarda yeterlilik ve etkinlik gerektiren boyuta ulaşmıştır.

  • Üniversitelerin İşletme ve İktisat bölümlerinden mezun gençlerin özel dershanelerden aldıkları Üniversite üstü hokus, okus pokus kurs sonrasında Mali Müşavirlik sınavıyla kendilerini mesleğin bir masa iki sandalyeden oluşan serbest Müşavirlik ortamında bulduğu,
  • Serbest çalışan belge sahibi meslek mensuplarının işletme ekonomisinden uzak, salt yükümlülüklere dayalı Muhasebe hizmetinin kapsam ve tekniğini değiştirerek, mükellefle bütünleşmiş hizmet ilişkisi yerine, çoğaldıkça resmi tarife altı fiyatlarla daha baştan kendilerini mükelleflerin güven dışı eksenine hapsettiği,

Halen Bağımlı çalışanların da Muhasebenin temel fonksiyonlarının yanı sıra Muhasebe bilgi ve tekniğini mutlak edinmek yerine,

İş yükü ve karmaşası omuzlarını çökerttikçe patronların “ucuz emek, sınırsız iş ve mesai politikasına mecbur kaldığı iş ortamında, mesleğin şahsiyet, haysiyet ve güven kazanarak işletme içinde de işletme dışında da saygınlığa ulaşmasının yolunu bulma görevi, patronlar ve kamu idaresinden çok Muhasebe İcra Eden Meslek Mensuplarına düşmektedir

Gerçi, ülke ekonomisi küçüldükçe, kapanan işyeri sayısı açılandan daha fazla olduğu sürece şimdiki durumda şişkin hale gelmiş bu mesleğin Vizyon Trendini yukarı çevirme yolunu bulmak o kadar kolay olmayacaktır ama belki Mali Müşavirlerimizin, neredeyse haftalık Periyotlara inmiş, bol şekilli TURMOB toplantılarında harcanan zaman ve efordan birazını, mesleği aşağıya çeken konulara ayırarak, Üniversitelerle Meslek Odalarını uyandıracak, ülkenin işgücü istatistiği ile mesleki planlama gibi temel meselelerine eğilmeleri halinde, yeni yol bulunamasa da mevcut yolun tahribatı en azından önlenmiş olacaktır!

Doç. Dr. Feyzullah AYADENK

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp
Bize Ulaşın

Oteliniz Çağrı Danışmanlığı Hizmeti istekleriniz için bizlere ulaşabilirsiniz...